Eğretilemenin Gelişimi

Eğretileme 1970lerin sonlarına ve 1980lere kadar, dilbilimci ve araştırmacıların çoğu tarafından konuşmanın normal olmayan bir bölümü, dekoratif bir dil oluşturma amaçlı şiirsel bir özenti gibi görülmüş, eğretilemenin “normal” dil kullanımı ile açıklanması gerekliliği vurgulanmıştır 

Bu tarihlerden sonra yapılan çalışmalar sayesinde eğretilemenin sadece dilin bir parçası değil, genel olarak düşünce sistemimizin bütünüyle ilgili olduğu ve “bir alanı, bir başkasını kullanarak kavramsallaştırma” amacıyla kullanılabileceği görüşü, giderek daha fazla kabul görmeye başlamıştır. Bu düşünceye göre eğretileme düşün sistemimizde son derece yaygındır ve eğretileme sayesinde binlerce alan, başka alanlarla “eşleşir”. Hatta herhangi bir soyut kavram hakkında eğretileme kullanmadan konuşabilmek hemen hemen olanaksızdır.  

 

Bilimin kavramlarını anlamak ve geliştirmek için eğretileme kullanımı, belki de bilim tarihi boyunca geçerli olmak üzere oldukça yaygındır: Bohr’un atom modeli güneş sisteminin yapısına dayanmaktadır, Maxwell bir elektrik alanını bir sıvının özelliklerini kullanarak anlatmıştır. Sesin ilerleyişi, üretilen ilk teorilerden beri dalgalara benzetilerek anlatılagelmiştir. Düşünülenin aksine, bilim edebi dilin örnekçesi değildir; bilimdeki ilerlemelere yardımcı olan modelleme süreci içinde büyük öneme sahip olan asıl kavram eğretilemedir. Roland Barthes’da eğretileme hakkında, “bir şeye benzemeyen biçim yoktur ve olamaz; İnsanlık benzerlik kurmaya mahkumdur” yorumunu yapmıştır. 

“Çapraz alan eşleştirme” (Cross-domain mapping) fikri, günümüz eğretileme düşüncesinde merkezi öneme sahiptir. Yeni varlıkları anlama yöntemimiz, onları bildiğimiz varlıklar cinsinden hayal etmemize dayanmaktadır. Eğretilemeler bize, bildiğimiz somut varlık ya da deneyimleri alıp, bilmediğimiz varlıklar ya da soyut kavramlar yerine kullanmamız, böylece onlara yapı ve anlam kazandırabilmemiz için uygun doğal modeller olurlar. 

Çapraz Alan Eşleştirme

Şekil: Çapraz alan eşleştirme

 

  

  

Eğretileme, ürünlerde de bilinçli ya da bilinçsizce hep kullanılagelmiştir ve bu kullanımın daha bilinçli hale getirilmesi, ürün başarımını olumlu etkileyecektir. İnsan zihnindeki eğretilemeli yapının araştırılıp endüstri tasarımı sürecinde bu zihinsel yapıya uyum sağlayacak değişiklikler yapılması, tasarım süreci sonucunda ortaya çıkan ürünün zihindeki algılanması sürecini kısaltabilir. Özellikle dijital elektronik ürünler ile ilgili anlamsal sorunlar, eğretilemeli çözümlerle daha kolay şekilde aşılabilecektir